Aldatışlar

 

Aldatislar

ALDATMAK onların işi!

"İki kişi bir şey yaparken üçüncüye ne düşer?" Şimdilerde bu soruya "Uygun bir zamanda devreye girmek" diye cevap veriliyor. Hatta kimi uzmanlar uyarıyor: Aşkı ve ilişkiyi ancak aldatmak kurtarır!


Şu günlerde Ahmet Altan'ın romanı ve "Sadakatsizlik adlı film münasebetiyle herkesin ağzında "aldatma" konusu var. Bilimsel veriler de konunun gündemde yer alışının sebepsiz olmadığını gösteriyor. Araştırmalar, kadınların "aldatma" faaliyetleri konusunda erkeklerle arayı kapattığını gösteriyor. Uzmanlar buna, utangaç bir ifadeyle, "Artan Partner Hareketliliği" diyor.

HER İKİ KADINDAN BİRİ

AVRUPA'DA 18-60 yaşlarında 4 bin kadın üzerinde yapılan bir araştırmaya katılanların yüzde 11'i bir ya da birkaç kere partnerini aldattığını itiraf ediyor, yüzde 9'luk bir kesim, "Bilgi vermeyi reddediyor". Yüzde 80'i ise eşini hiç aldatmadığını ileri sürüyor. Uzmanlara göre gerçek rakamlar farklı. 25-60 arası kadınların yüzde 42'si en az bir kere eşini aldatmış bulunuyor. Erkeklerde bu oran sadece yüzde 1 daha yüksek.

EVLİLİĞİN KOLTUK DEĞNEĞİ

"EVLİLİK terapisi" uzmanı Michael Mary, Amerika'da çok satanlar listelerine giren, "Aşka Dair Beş Yalan" adlı kitabında, "Aldatma denilen koltuk değneğine yaslanmadan evlilik kurumunun varlığını sürdürmesi imkansızdır" diyor. Aldatan kadınlar, bu sayede "özgüven" kazanıyor, "seksin heyecanlı olabileceğini" yeniden keşfediyor. Bütün bunlar kadının "esas ilişkisine" olumlu bir şekilde yansıyor.

BİLİM, "DOĞANIN DENKLEMİNDE SADAKATE YER YOK" DİYOR!

Aşkın kanunu bu!

Uzmanlar, aşkı ve ilişkiyi ancak ihanet kurtarır derken, kadının aldatma fiilinden en çok "esas eşinin" faydalandığında hemfikirler. Ama "aldatma" hüzün ve yıkım potansiyelini hâlâ koruyor

Yasak aşk her yerde, merdiven boşluğunda, asansörde...

Aldatan kadınlar "seksin yatak odasından kurtuluşunu" kutluyor!

Bir film (Infidelity-Sadakatsiz), bir de Ahmet Altan'ın "Kadın neden ve nasıl aldatır" mealinde bir roman (Aldatma, Can Yayınları) ortaya koyması ile popüler oldu ama "aldatma", bilakis "kadınların aldatması" aslında hep gündemde olagelmiştir!..

Bak şu Afrodit'in yaptığına

Mesela Tanrıça Afrodit! Bu saygıdeğer Yunanlı hanım, koca olarak şefkat ve güvenlik bulduğu Hefaistos'u tercih etmiştir ama cinsel heyecan aradığında, "karizmatik şahsiyet", savaş tanrısı Ares'i devreye sokmaktan da hiç çekinmemiştir.

Sayın Afrodit özgüveni tam, güçlü bir "bayan" ve tanrıçalığın getirdiği görmüş geçirmişlikle böyle "rahat" davranabiliyor. 21. yüzyıl kadını da onu örnek almakta kararlı gözüküyor. İstatistikler de kuşku bırakmıyor: Kadınlar "aldatma" faaliyetleri alanında erkeklerle arayı kapatıyor. Uzmanlar bu olguyu, utangaç bir ifadeyle, "Artan Partner Hareketliliği" diye dile getiriyor ve rakamları sıralıyor: Almanya'da 18-60 yaşlarında 4 bin kadın arasında yapılan bir araştırmaya katılanların yüzde 11'i bir ya da birkaç kere partnerini aldattığını itiraf ediyor, yüzde 9'luk bir kesim, "Bilgi vermeyi reddediyor" geri kalan yüzde 80 ise eşini hiç aldatmadığını ileri sürüyor. Ancak verileri değerlendiren "Hamburg Deneyimbilimsel Sosyal Araştırmalar Enstitüsü" uzmanlarına göre, 25-60 yaşları arasında kadınların yüzde 42'si en az bir kere eşini aldatmış bulunuyor. Erkeklerde bu oran sadece yüzde 1 daha yüksek. Üstelik Almanlar bu konuda Avrupa birincisi bile değil, İskandinav ülkeleri ve İngiltere'nin ardından geliyorlar.

Yayın patlaması

Rakamların ortaya koyduğu trend'e, geçen iki yılda, "kadın aldatması" konusunda bir yayın patlaması da eşlik etti. Kadın "neden ve nasıl aldatır" sorusuna, elden geldiğince bilimsel cevaplar bulmaya çalışıldı.

En kesin ve radikal sonuçları çıkaranlardan biri, "Evlilik terapisi" uzmanı ve yazar Michael Mary oldu. Mary, Amerika ve Avrupa'da çok satanlar listelerine giren, "Aşka Dair Beş Yalan" adlı kitabında, "Aldatma denilen koltuk değneğine yaslanmadan evlilik denilen kurumun varlığını sürdümesinin imkansız olduğunu" ileri sürdü.

Kadınların "sadakatsiz" olmaktan pek memnunluk duyduğunu konu üzerinde çalışan hemen herkes tespit ediyordu. Aldatan kadınlar, ilişkilerinden "Evliliğin güneşli tarafı" diye söz ediyor, "kendilerine güven" kazanıyor, "yaşam enerjisi" ile doluyor, "seksin zevkli ve heyecanlı olabileceğini" yeniden keşfediyordu. Eşlerini aldatan 25 kadınla röportajlar yapan gazeteci Martina Herrlin'e deneyimlerini aktaran hemen bütün kadınlar coşkuyla, "seksin yatak odasından çıkışını" kutluyordu. "Yasak aşk" her yerde oluyordu; merdiven boşluğunda, yol kenarında, ağaç arkasında, asansörde, metruk binalarda, müştemilatlarda ve tercihan aşığın evinin mutfak, banyo vb. odalarında...

Yapan bir pişman

Öte yandan aldatmanın kadının "esas ilişki"sine de yaradığı iddia ediliyordu. "Eşimi aldatmam, onu sevmediğim anlamına gelmez. Sadece yeniden aşık olmak çok güzel. Şampanya banyosu gibi canlandırıcı bir şey ve eşimle ilişkimi de olumlu etkiliyor." İngiliz psikolog Anna Shoht'a bu anlatıma bilimsel cila katmaktan başka şey kalmıyordu: "Başka bir erkekle girişilen heyecanlı ve tutkulu cinsel ilişki, kadının orgazm refleksini geliştirir. Eğer kadın bunu evlilik ilişkisinde bastırmazsa, eşi bundan çok fayda görür." Böyle olması, kadınların işine de geliyordu. Aldatan kadınların birleştikleri noktalardan biri de, hemen hiçbirinin evliliklerini bozmaya yanaşmıyor oluşuydu. Böylece daha az vicdan azabı çekiyorlardı. İngiltere'de 3 bin kadın arasında yapılan bir soruşturmada, eşlerini "bir gecelik ilişki-one night stand" biçiminde aldatan kadınların yüzde 81'i "pişman" olduğunu ifade ediyor, buna karşılık eşlerini düzenli olarak aldatan kadınların yüzde 41'ı "hiçbir pişmanlık", yüzde 23'ü de "zaman zaman vicdan azabı çekse de aslen pişmanlık" duymadığını söylüyordu.

Bu iş doğal

Güncel bir başka gelişme, "erkeğin doğal olarak çok eşli, kadının ise tek eşli" olduğunu ileri süren evrimci görüşün değişmesiydi. Eski görüşe göre, erkek, sonsuz sayıda üremeye elverişli tohum üretiyordu ve bunları ne kadar çok kişiye yayarsa türün varlığını sürdürmesi açısından o kadar doğru davranmış oluyordu. Buna karşılık kadın sadece belli dönemlerde, kısıtlı sayıda üremeye elverişli yumurta üretiyordu. Evrim mantığı gereği çiftleşeceği erkeği, tohumlarını saçmaya hevesli onca aday arasından dikkatlice seçmeliydi. Cinsel birleşmenin kadın için sonuçları erkekle karşılaştırılamayacak denli ağırdı. Erkeğin boşalıp gittiği yerde, kadını zorlu bir hamilelik dönemi ve ardından çocuklarını yetiştirme görevi bekliyordu. Erkek için cinsel birleşme mümkün olduğunca sık ve çok kişiyle yapılması gereken bir işlemdi, kadın için ise mümkün olduğunca dikkatli, seçerek, ihtiyatlı ve itinalı olunması gereken bir işlem.

Evrimbilimciler, biyologlar gerçeği zamanla, adeta kerhen kabullenebildiler. Gerçek, doğanın denkleminde, her iki cins için de, "sadakat"e yer olmadığıydı. Cinsellik yoluyla üreme, genlerin yeniden karılması ilkesi dayanıyordu. Yeni "karma"nın oluşturulmasına sadece iki kişinin katılması başta matematik anlamda ikna edici değildi. Erkek nasıl sadakatsizlik yoluyla, tohumlarını mümkün olduğunca çok sayıda kadın arasında yayıyorsa, kadın da sadakatsizlik yoluyla, çiftleşmeye aday erkekler arasında bir rekabet ortamı yaratıyor, sahip olduğu gen havuzundan en iyi seçimi yapabilme şansına kavuşuyordu. Doğanın kuralı "sadakatsizlik"ti.

Evrim uzmanı biyologlar bu yüzden kadınların çapkınlık yapmasına, "gen-shopping" yani "gen alışverişi" diyor. Bu konuda yetkin bir araştırmanın sahibi Robin R. Baker ise evrim mantığı açısından en uygun aldatma biçiminin "bir gecelik ilişki" olduğunu söylemeye kadar vardırıyor işi: "Kadın yumurtası birkaç gün boyunca üremeye elverişli kalır. Erkeğin spermleri de öyle. Hızlı bir biçimde ard arda farklı erkeklerle ilişkiye giren kadın sağlıklı bir rekabet ortamı yaratır: Spermler arenada toplaşan gladyatörler benzeri kadın bedeninde bir ölüm kalım savaşı verir ve sadece en güçlüleri emeline erişir."

Ama bütün bu olgulara rağmen, "aldatma" günümüzde de dramatik biçimde sonlanma potansiyelini koruyor. Bunu onaylayan araştırma sonuçları da var. İki psikolog, İsrael Charny ve Sivian Parnas bir aldatmanın yaşandığı 62 evliliği inceliyor: Çiftlerden 21'i boşanıyor, 27'sinin ilişkisi köklü biçimde bozuluyor, 4'ü artık sadece "öylesine" birlikte yaşıyor. Taraflar sadece 9 vakada evliliği kurtarabiliyor... Hazin bir yekun, yıkıcı bir sonuç... "Aldatma"nın kendisi kadar hazin ve yıkıcı!

 

Bugün 54 ziyaretçi (61 klik) Gönül Dostu burdaydı!
" Kalp Sevmekden Asla Yorulmaz " Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol